31 Mayıs 2016 Salı

İslami Kriterlere Göre Faiz Nedir?

İktisat bilimi çerçevesinde en genel ifadesiyle faiz, paranın zaman değeri olarak ifade edilir.

Parayı da bir mal gibi düşünürsek, paranın belli bir zaman süresince kullandırılmasının fiyatı faizdir.

İslami literatürde ise;

Faiz, hem para hem diğer mallar için söz konusudur.

Faiz, hem Borç işlemlerinde hem de Alışverişte söz konusu olur.

Borç olarak verilen bir şeyin, bir vade sonunda, birden fazla şey olarak ya da birden fazla şey karşılığı bir parasal değerle geri alınması durumunda borç faizi ortaya çıkar.

Borç işleminde, borç veren lehine, anapara dışında herhangi bir menfaat sağlanması da faizdir.

Alışverişte ise, aynı cins mal veya paranın, mübadele anında miktarlarının farklı olması ya da aynı cins ya da farklı cins olsa bile, vade söz konusu iken vade sonunda miktarlarının bugünkü olması gereken miktarlarından farklı olması durumunda faiz söz konusudur.

Hatta, mübadele edilen aynı cins malın, bir vade sonunda yine aynı cins ve miktardaki mal ile mübadelesinin söz konusu olduğu alışverişte de faiz söz konusudur.

Para borcunda asıl olan, verilen para kadarını vadesinde geri vermektir. (Enflasyon kaybı ayrı bir konu)

Bir alışverişte veya borç işleminde, vade söz konusu ise, asıl olan bugünkü değerinden satmak, vade tarihindeki değerinden satın alıp borcu ödemektir. Diğer bir ifade ile araya paranın girmesidir.

Bir malın veya paranın, başka bir mal veya para ile, ya da bir malın bir para ile mübadelesinde, vade söz konusu değil ise, miktar farklılıklarında hiç bir faiz söz konusu değildir.

NOT: Yazılanlar çok güvenilir kaynaklardan alınmıştır.

29 Mayıs 2016 Pazar

İslam Literatüründe Bahsi Geçen Faiz Kavramı Üzerine...

İslami literatürde faiz kavramı, hem para hem de mallar için kullanılmakta olup, kesinlikle iktisadi anlamda bahsedilen faizden daha geniş kapsamlıdır.

İslami açıdan faiz olarak adlandırılan şeyler, alışverişin ve ticaretin işleyişini, ahlakını ve adabını bozar. Çünkü taraflardan biri için haksız bir kazancı, diğeri için ise haksız bir kaybı ifade etmektedir.

Bu faiz aynı zamanda, ticaret sayesinde tarafların elde ettiği karşılıklı kazancın kaybıdır.

Ticaret, faizden farklı olarak, her iki tarafın rızası ile yapılır, her iki taraf da bir fayda elde eder ve her iki taraf da kazanır. Bir taraf ihtiyacı olan mal ve hizmeti almış olur, diğer taraf ürettiği mal ve hizmeti satmış olur.

Oysa, Faiz nedeniyle öyle bir mekanizma işler ki, sonucunda taraflardan biri mutlaka kaybeder. İki tarafın aynı anda kazanma ihtimali faizli bir işlemde yoktur.

Şöyle ki;

Bir ticari iş için faizle borç alındığını varsayalım. Vade sonunda borç verene ödenen faiz, ticaret sonucu elde edilen kardan yüksek ise faiz ödeyen kaybeder, ödenen faiz, ticaret sonucu elde edilen kardan düşük ise faiz alan kaybeder. 100 TL borç veren bu parayı ticarette kullansaydı 40 TL kazanacakken, bu parayı birine %30 faizle verse kendisi kaybetmiş olur, %50 faizle verse karşısındaki kişi kaybetmiş olur. Her durumda ülke ekonomisi kaybetmiş olur. Tabi ki genelde, hele ki zorunluluktan kaynaklanıyorsa, faiz ödeyen kaybeder.

Dahası da var.

Toplumun elindeki para ve mallarla yapabileceği ticaretten toplam kazancı 100 ise, faiz uygulamaları nedeniyle bu kazancın bir kısmı gerçekleşmez. Ekonomik varlıklar verimsiz kullanılmış olur. Faiz uygulamaları nedeniyle, kimileri ellerindeki parasal değerleri tüketim ya da yatırıma yönlendirmeyecek, kimileri de faiz riskini üzerlerine alarak yatırım veya tüketim yapacaktır. Elinde parasal imkan olanlar üretmemeye, parasal imkan olmayanlar da çalıştıklarından daha azını kazanarak üretmeye başlayacaktır.

Ekonomik varlıkların ihtiyaç dışında piyasadan çekilerek biriktirilmesi, elde tutulması, yastık altında saklanması ekonomiye zarar verir. Peki, bu durumda şu soru ortaya çıkmaz mı? Parayı dolaştırmadan elde tutmaktansa birilerine faizle borç versek ekonomi için daha iyi değil mi? Ticarete konu olan işlemler piyasadaki para miktarından elbette ki etkilenir. Ancak, piyasada faizle alınan para ile yapılan işlemlerde zarar ve kayıp kesindir. Ve bu işlemler artık faiz ile yapılıp bitmiştir. Kullanılmayan parada da bir kayıp vardır ama bu paranın kullanılmaması nedeniyle yapılamayan ticari faaliyetler hala varlığını sürdürmektedir ve bu kayıplar zekat-sadaka müesseseleri ile telafi edilebilir. Ayrıca, Karz-ı Hasen uygulaması bu sorunun çözümüne bir nebze olsun fayda sağlayabilir. Karz-ı Hasen, güzel borç demektir, faiz talep etmeksizin, ihtiyacı olana borç vermek. Ütopik gelebilir ama bu tür bir finansman uygulamasının İslami literatürde yeri var.

Faiz üzerine söylenecek çok söz var.
Yasak olduğu kesin.
Neyin faiz olup neyin olmadığı konusunda ise bilgi eksikliği var.